11 BAŞLIKTA YOKSULLUK NAFAKASI

11 BAŞLIKTA YOKSULLUK NAFAKASI

Yoksulluk Nafakası, boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan tarafın, boşandığı eşinden daha kusurlu olmadığı takdirde diğer taraftan bir miktar nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır (TMK 175). Boşanmanın fer’i sonuçlarından biri olan yoksulluk nafakasının boşanma davası ile birlikte öne sürülmesi mümkünken boşanma davasından ayrı talep edilmesi de mümkündür. Bu yazımızda 11 başlıkta yoksulluk nafakasını inceleyeceğiz.

1. Yoksulluk Nafakası Nedir ve Kim Tarafından Talep Edilebilir?

Boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan tarafın, boşandığı eşinden daha kusurlu olmadığı takdirde diğer taraftan bir miktar nafaka talep etme hakkı bulunmaktadır (TMK 175). Boşanmanın fer’i sonuçlarından biri olan yoksulluk nafakasının boşanma davası ile birlikte öne sürülmesi mümkünken boşanma davasından ayrı talep edilmesi de mümkündür. Toplumda bulunan yaygın düşüncenin aksine yoksulluk nafakası, hem erkek hem de kadın eş tarafından talep edilebilir. Fakat öncesinde de değinildiği üzere talepte bulunan eşin yoksulluğa düşecek olması esastır. Son olarak, talep edilmediği takdirde hâkimin re’sen yoksulluk nafakasına hükmetme yetkisi bulunmamaktadır.

2. Yoksulluğa Düşmek Kavramı

4721 sayılı Türk Medenî Kanunu’nun 175. maddesinden de anlaşılacağı üzere talepte bulunan eşin yoksulluğa düşecek olması gerekmektedir. Eşin yoksulluğa düşüp düşmeyeceği ise pek çok etkenin bir arada değerlendirilmesi neticesinde hâkim tarafından takdir edilecektir. Göz önünde bulundurulması gereken kıstaslardan bazıları ise şunlardır:

  1. Çalışma gücü
  2. Tecrübe
  3. Birikim ve servet
  4. Çocukların bakımı ve korunmasının üstlenilmesi

            Yargıtay içtihatları ile sabit olmak suretiyle yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin asgari ücretle çalışıyor olması nafakaya hükmedilmesine engel teşkil etmez. Zira hâkimin takdiri neticesinde, yoksulluğa düşülüp düşülmediği somut hususlara istinaden belirlenmelidir.

3. Yoksulluk Nafakasıyla Yükümlü Eş

TMK 175’te açıkça görüldüğü üzere yoksulluk nafakası talebinde bulunan eşin, yükümlü tutulacak eşten daha kusurlu olmaması aranmaktadır. Dolayısıyla nafaka yükümlüsü eşin kusurunun bir önemi yoktur yani kusurusuz olsa dahi yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde bir sakınca yoktur. Netice itibarıyla, somut olayın özelliklerine göre; talepte bulunan eşin kusursuz, daha az kusurlu veya eşit kusurlu olması gerekmektedir.

4. Yoksulluk Nafakası Miktarı

Yoksulluk nafakasının miktarının belirlenmesinde en önemli faktör, boşanma neticesinde yoksulluğa düşecek olan, daha fazla kusurlu olmayan ve bunlara binaen talepte bulunan eşin yoksulluktan kurtarılmasıdır. Buradan anlaşılması gereken asla refahın tahsis edilmesi değildir, bilakis yalnızca zaruri ihtiyaçların karşılanmasıdır. İlaveten, yoksulluk nafakasıyla yükümlü kılınacak eşin malî gücü de göz önünde bulundurulmaktadır. Eğer kendisinin ödeme gücü bulunmuyorsa yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Hâkimin de onaylaması hâlinde (TMK 184/b.5) tarafların kendi aralarında yoksulluk nafakası miktarını belirlemesinde hukuki açıdan bir sakınca yoktur. Bu hâlde hâkimin taleple bağlı kalması gerekecek ve talep edilenden daha fazlasına hükmetmesi söz konusu olamayacaktır.

5. Yoksulluk Nafakası İçin Yetkili ve Görevli Mahkeme

Yoksulluk nafakasının boşanmayla birlikte açılması hâlinde karar vermeye yetkili ve görevli mahkeme pekâlâ boşanma davasının açıldığı mahkemedir. Boşanmadan münferit talepte bulunulması hâlinde yoksulluk nafakası yükümlüsü kılınacak eşin yerleşim yeri mahkemesi yetkili mahkeme, aile mahkemesi ise görevli mahkemedir.

6. Yoksulluk Nafakasının Süresi

TMK 175 uyarınca yoksulluk nafakası süresizdir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 11.07.2012 yılında vermiş olduğu bir kararda yoksulluk nafakasının süresiz olmasının hâkim takdirine bağlı olmadığı ve ilgili hükümde kanun koyucu tarafından bu nafakanın süresiz olarak verilmesinin bizzat öngörüldüğü ifade edilmiştir. Bununla birlikte, talepte bulunan eşin bunu bir süreye bağlı olarak yapması (örn. iki yıl boyunca ödenmesi talebinde bulunulması) hâlinde; bu beyanın hâkim tarafından da onaylanmasıyla (TMK 184/b.5) mümkündür. Bu hâlde hâkimin taleple bağlı kalması gerekecek ve talep edilenden daha fazlasına hükmetmesi söz konusu olamayacaktır.

7. Yoksulluk Nafakasının Sona Ermesi ve Kaldırılması

Her ne kadar yoksulluk nafakasının süresiz olduğu belirtilmişse de bazı şartların gerçekleşmesi hâlinde kendiliğinden sona ermesi yahut mahkeme kararıyla kaldırılması mümkündür. TMK 176/III uyarınca alacaklı tarafın yeniden evlenmesi ya da taraflardan birinin ölümü hâlinde yoksulluk nafakası kendiliğinden sona erer.

Yine TMK 176/III uyarınca yoksulluk nafakası alacaklısın fiilen evli gibi yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması veya haysiyetsiz hayat sürmesi hâlinde yoksulluk nafakasının mahkeme kararıyla kaldırılması mümkündür. Yoksulluğun ortadan kalkması örnek olarak iş gücünün kazanılması, sermayenin veya birikimin ortaya çıkması ya da alacaklının miras yoluyla malvarlığının yoksulluğu kaldıracak surette artması hâlinde mümkün olabilir. Haysiyetsiz hayat sürme ise toplumun genel değer yargılarıyla çatışan fiillerin süreklilik arz ederek icraati şeklinde açıklanabilir yani bir nevi toplumca mahzur görülen yaşam tarzlarıdır.

8. Yoksulluk Nafakasının Ödenme Biçimi

TMK 176/I uyarınca yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat (zamana yayılarak belirli aralıklarda) biçiminde ödenmesine karar verilebilir. Hükmün lafzından da anlaşılacağı üzere bu kararı hâkim takdir edecektir. Fakat süre ve miktar hususlarında olduğu gibi ödenme biçiminin de hâkimin onaylaması hâlinde (TMK 184/b.5) tarafların kendi aralarında kararlaştırılmasında sakınca bulunmamaktadır. Uygulamada ise büyük oranda, yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesine karar verilmektedir.

9. Yoksulluk Nafakası Miktarının Değiştirilmesi

Yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesine dair hüküm kurulmuşsa TMK 176/IV uyarınca tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına mahkemece (talepte bulunulması gerekir) karar verilebilir. Ani gelişen hastalıkların neticesindeki tedavi masrafları nafakanın artırılması için öne sürülebilirken nafaka alacaklısının yüklü mirasa konması yoksulluk nafakası miktarının azaltılması için öne sürülebilir.

10. Yoksulluk Nafakasında Zamanaşımı

TMK 178 uyarınca evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Yoksulluk nafakası da boşanma neticesinde ortaya çıkan bir dava hakkı olması hasebiyle boşanma kararının kesinleşmesinden sonraki bir yıl içerisinde talep edilmelidir. Söz konusu durum yoksulluk nafakasının boşanmadan ayrı suretle talep edilmesi hâlinde söz konusudur. Boşanma davası ile birlikte yoksulluk nafakası talebinin sunulması hâlinde TMK 178’de belirtilen bir yıllık zamanaşımı dikkate alınmayacaktır ve boşanma kararı ile birlikte yoksulluk nafakasına ilişkin hüküm de derhal kurulacaktır.

11. Anlaşmalı Boşanmada Yoksulluk Nafakası

TMK 166/III uyarınca eşler arasında düzenlenecek anlaşmalı boşanma protokolünde boşanmanın malî sonuçlarının düzenlenmesi zaruridir. Bu itibarla, yoksulluk nafakası da boşanmanın malî sonuçlarından biri olduğundan protokolde yer verilmesi gerekmektedir. İlaveten, yine TMK 166/III uyarınca karar kılınan düzenlemenin hâkim tarafından onaylanması gerekmektedir. Onaylamadığı takdirde gerekli gördüğü değişiklikleri hâkim bizzat yapacak ve anlaşmalı boşanma protokolünün güncel hâlini eşlerin onayına sunacaktır. Eşlerin onaylaması hâlinde protokol yeni hâliyle hüküm doğuracaktır fakat eşlerin onaylamaması hâlinde hâkim anlaşmalı boşanmaya hükmetmeyecektir.

Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus ise anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasına ilişkin verilebilecek feragat beyanlarına ilişkindir. Zira Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2012/836 K. 2013/306 sayılı ve 6.3.2013 tarihli kararında, eşlerin “nafaka talebinin olmaması” ile yoksulluk nafakası bizzat zikredilmese de nafaka kavramının yoksulluk nafakasını da kapsadığını belirtmiştir. Bu itibarla, eşlerden biri yoksulluğa düşse dahi anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakasından feragat etmesi hasebiyle bir daha buna ilişkin bir talebinin olamayacağına hükmetmiştir. Nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, E. 2015/1220 K. 2015/3087 sayılı ve 26.02.2015 tarihli kararında “davacının, boşanma davası sırasında, hür ve serbest iradesi ile, yoksulluk nafakasından feragat etmiş bulunduğundan, artık bir daha, yoksulluk nafakası talep edemeyeceğini” ifade etmiştir.

 

Yiğit Alp YURTSEVEN

Koç Üniversitesi

Hukuk Fakültesi, LLB.

İşletme, BBA.